- sınır çekmek
- v. demarcate
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
sınır çekmek (veya çizmek) — 1) sınırını belirtmek 1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları nın sınır çizdiği Batı Anadolu ya kan ve barut kokularıyla geliverdi. T. Buğra 2) son vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hudutlandırmak — i Sınırlandırmak, sınır çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boy — 1. is., top. b. Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk, kabile, klan Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar. O. S. Orhon Birleşik Sözler boy beyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çizgi — is. 1) Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril Bu kâğıda üç çizgi çekti. Ö. Seyfettin 2) Yüz ve vücut hatlarının her biri Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu. O. Rifat 3) mat. Bir noktanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hat — is., ttı, Ar. ḫaṭṭ 1) Çizgi 2) Yazı 3) Ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek Demir yolu hattı. Otobüs hattı. 4) Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar. S. F. Abasıyanık 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük